Dağın kalbindeki taşa bakıyordum. Taşın rengi muazzam bir ışık eşliğinde etrafa saçılıyordu.
Yeniden hayata gelmek, yeni bir şans elde etmek benim için çok değerliydi.
Yeni ruhum kalbime eskisinden daha farklı hisler bırakıyordu. Anlam veremesem de içimde ki ruhu hala sahiplenememiştim.
Dağın kalbine elimle dokundum. Gözlerimi hafifçe kapatarak derin bir nefes aldım. Dağın ruhu bana seslenmeye başladı. Gözümü açtığımda taşın içinde olduğumu gördüm. Dağın kalbi bir erkek siluetinde yanıma geldi. Taşın renginde saçları vardı.
Dağın kalbi abim Zelan'a çok fazla andırıyordu.
-Prenses siz misiniz?
- Evet benim dağın kalbi. İlk başta söz verdiğim gibi sana yardım edeceğim. 9Please respect copyright.PENANAcbNyFBkN0v
Burada sana zarar veren her kimse bu dağdan sağ çıkamayacak. Bundan emin olabilirsin.
Gözlerimde ki intikam ateşi vücuduma yayılmaya başlamıştı. Gözlerimin renginin değiştiğini anlayamamıştım. Dağın kalbi bana dokunarak yukarıya ışınlandırdı.
Önümde ki su birikintisine baktığımda gözlerimin mavi değil artık kızıl olduğunu gördüm. İçimde bir huzursuzluk vardı. Sanki eski ruhum sakin olmamı söylüyordu ama şu an ki ruhum ise durdurulamaz bir intikamı ateşliyordu.
Etrafıma baktığımda muhafızların olduğunu gördüm. Muhafızlar dağda ki hainler ile çatışma içindelerdi. Bana doğru gelen kılıçlı hainler de vardı. Hainlerin bir tanesi uzaktan kılıcını bana doğru fırlattı. İçimde ki durdurulamaz gücün etkisiyle kılıca doğru ellerimle sihir yaptım. Daha doğrusu yanlış görmediysem hava büktüm.
Kılıç büktüğüm güçlü hava dalgasıyla gerisin geri hainin kafasına saplandı.
Ne olmuştu?
Şaşkınlıkla ellerimi incelerken muhafızlardan birine saldıran siyah maskeli bir adam gördüm. Hızlıca yardım etmek için uçmaya çalıştım.
İlk başta çok yükseğe uçamasam da sonra bir anda kendimi muhafızın yanında buldum. Galiba artık şimşek kadar hızlı uçabiliyordum.
Şaşkınlıktan hem gülüyordum hem de siyah maskeli adama hızlı bir tekme savurdum. Adam kendini açılan tünelin tavanında buldu. 9Please respect copyright.PENANAZpliSDBLkf
Sonra hızlı bir şekilde yere düştü.
İçimde ki tüm intikam ve güç ile muhafızların kapıştığı tüm hainleri birer birer şimşek hızında öldürdüm.
İntikam ateşim hala sönmediği için sıra Sky denilen şerefsizdeydi. Hızlıca etrafta uçtum. Yeni güçlerim hoşuma gitmişti. Bu yüzden onu hemen bulmalıydım. Tünelleri hızla ararken Leo ve Efsin’i gördüm ve tabi yerdeki ölmüş p**ide gördüm.
Yanlarına rüzgar gibi inince Efsin ve Leo korktu. Karşısında beni gören ikisi de gözleri dolmuş bir şekilde sıkıca bana sarıldı. Ben de onlara sıkı sıkı sarıldım. Hayatımın gidişatından ve yaşadıklarım dan dolayı kendimi suçluyordum. Yerde yatan ölüye bakıp iğrendim.
Konuşmaya başlayan Leo:
-Maeve sen neredeydin? Seni çok merak ettim.
İkisinin de meraklı ve bir o kadar üzgün suratlarına bakarak:
-Önce sakin olun. Ben öldüm.:-D
Söylediğim şeyle kan kesilen suratlarına bakarak güldüm.
-Çok uzun hikaye ama şu an hayattayım önemli olan bu. Ben size yardım etmeyi çok istiyordum ama…
Konuşurken gözlerim dolmuştu. Ağlamamak için kendimi tutuyordum.
-Sonuç olarak şu an buradayım ve buradan kimse sağ çıkamayacak.
Eski halim gibi fevri oluşum onları tebessüm ettirdi. Efsin de öne kıvrılan dudağıyla bana bir kere daha sarıldı. Hemen toparlanıp onlara daha işimin bitmediğini söyledim.
Biraz daha tüneller de uçarak gezdim. Onları tekrar görmek güzeldi. Arkamdan bana özlemle bakıyorlardı. Gözümden düşen yaşı sildim. Şu an önemli olan burada olmamdı. Onlara yardım edebiliyor olmamdı.
Gördüğüm her haini birer birer öldürdüm. İşim bitince tekrar Efsin ve Leo’nun olduğu yere gittim. Sinirle bağıran Seltemen’i gördüm.
-Sen artık çok oldun Leo. Bundan sonra saraydan benim iznim olmadan çıkamayacaksın. Hani sabahı bekleyecektin. Konsey ne kadar uğraştı biliyor musun? Kral Drago ay tanrıçasına yalvarmasaydı hayat tanrıçası Maeve’i tekrar bir yaşam hakkı vermeyecekti.
Dedikleri şeyle dondum kaldım. Babam yani, benim babam yanlış anlamayın ama ilahi güçleri ile böbürlenen ve herkesi karşısında tir tir titreten babam; benim için bunu mu yapmıştı? Yanlarına giderek selam verdim. Kraliçe hem bana hem de Leo’ya sinirliydi:
-Prenses umarım bir daha böyle bir şey olmaz. Çünkü kral ve kraliçeye nerdeyse inme iniyordu. Hayata tekrar gelmeyi babana borçlusun…
İçimde büyük bir kırgınlık oldu. Kraliçe babamın yaptığı şeyi bir utanç olarak görüyordu. 9Please respect copyright.PENANAgwhAJ2tizo
Sonuçta herkes ’’ geçenlerde gördüğüm rüyamdaki canavar da dahil‘’ benim sahip olduğum her şeyi babamın sayesinde olduğunu yüzüme vuruyordu.
Babama gerçekten bir can borcum vardı. Üzülüyordum ama tekrar geri dönmek beni hayata bağlıyordu. Milletin söylediği kelimeler kalbimi kırmıştı ama bunun benim için bir önemi yoktu. Seltemen’e dönerek:
-Kraliçe Seltemen bu kıtayı çok sevdim. Sizlere borcumu ödeyemem. Babam’ın yaptığı bu şeyi açıkcası şaşırdım. Sizin aksinize bu durumdan utanmıyorum. Hatta babamın benim için egosunu hiçe sayması beni çok mutlu etti. Babama asla borcumu ödeyemem. Onu çok özledim ama Birleşik krallığa dönemem. Benim bir görevim var. Bu kısa zaman kaldım ama Asiller kıtasında ki görevimi bitirip diğer kıtalara gitmek istiyorum. Her şey için teşekkür ederim.
Söylediklerim karşısında Leo ve Efsin şaşırdı. Seltemen bana dönerek:
-Ben utanç olarak görmüyorum ama bir hata olarak görüyorum. Tabi ki hayat tanrıçasının işine karışamam. Siz Asiller kıtasında ki görevinizi bırakıp diğer kıtaya gitmek istiyorsanız benim diyebileceğim bir şey yok.
Seletmen kırıcıydı. Hem de çokkk.. Onu eskiden idolüm olarak görüyordum ama şu an ki ruhum ondan hiç hoşlanmamıştı. Arkama bile bakmadan yürümeye başladım. Seltemen yanında ki muhafıza emir verdi.
-Dağı yakıyoruz. Bu dağ bir daha hiç kimsenin giremeyeceği bir yere dönüşecek. Hemen diğer askerlere haber ver. Dağın çıkışına gidip burayı halledin.
Seltemen’in dediği şeyle durdum. Doğru mu duydum? Dağı yakıp kül etmek de neydi! Bunun dağla ne alakası vardı. Arkama dönerek şimşek hızında Seltemen’nin yanına vardım. Savrulan saçlarıyla şaşkına döndü.
Çünkü benim bu kadar hızlı uçtuğumu daha önce hiç kimse görmemişti. İçimde bir an dağın ruhunu hissettim ve aynı anda:
-Dağa zarar veremezsin! Bunu lütfen yapma. Dağın bir suçu yok. Tünelleri kapat sadece.
Sesim hem dağın kalbiyle hem kendi sesimle birlikte çıkması hepsini ürkütmüştü. Gerçi bende ürkmüştüm. Seltemen bir kaç dakika şaşırdıktan sonra kaşlarını çatarak:
-Sana sormadım. Burası benim kıtam. Benim verdiğim karara uymak zorundasın.
Seltemen tam bir hayal kırıklığıydı. İyi biri olduğuna inanmak istiyordum ama elden ne gelirdi. Tekrar ısrar ederek dağa zarar vermemesini dile getirdim.
Seltemen işine karışmamamı söyleyip ikna olmuyordu. Dağın dışarısına bir bir çıkan muhafızlar, Leo ve Efsin Seltemen‘den komut bekliyordu. Buna tabi ki izin vermeyecektim.
Seltemen dışarıya çıkıp komutu verdiği anda oraya doğru uçarak tüm dağa atılan ateş kütlelerine doğru hava büktüm. Ateşin hepsi de büktüğüm hava ile sönmüştü. Sonra arkama dönerek tünelin giriş kapısına doğru ellerimi havaya kaldırdım.
Havadan tüm enerjimi toplayarak ellerimin ortasında bir hava topu biriktirdim. Yaptığım şey bir fırtınaya dönüşmüştü. Onu tünelin kapısına doğru fırlattım. Onlara doğru döndüm.
-Artık hiç kimse bu tünele giremez. Girse de çıkamaz. Size yalvarmama rağmen, dağı yakmakta ısrar ettiniz. Bir kez daha söylüyorum. Buna gerek yoktu…
Benim yaptığım şeyi gören muhafızlar benden korkarak yere kapanmışlardı. Seltemen hava bükmeme aşırı şaşırmıştı. Sadece o da değil. Leo ve Efsin ağızlarını açık unutmuşlardı. Onlara doğru gülümseyerek yanlarına gittim.
-Sizi gerçekten sevip değer veriyorum. Beni sakın yanlış anlamayın. Buradan şatoya dönünce kıtadan ayrılmak için hazırlanacağım. Bu kısa zamanda yanımda olup bana yardım ettiğiniz için çok teşekkür ederim. Benim için bu gerçekten çok değerliydi.
Artık şimdi gidebilirdim. Dağdan hızlıca uçarak çıkışa geldim. Bu yaşadıklarımı unutmayacaktım. Hayatımda hep bir kulağıma küpe olarak saklayacaktım.
Işınlanarak şatoya vardım. Fevri olduğum için hangi kıtaya gideceğimi bile bilmiyordum. Kızdığım için kıtadan gideceğimi söylesem de gidecektim. Eşyalarımı toplamaya başlattığım hizmetçiler odamdaydı. Bu yüzden çalışma odasına inerek hangi kıtaya gideceğimi karar vermeye çalıştım. Arkamda bana seslenen Efsin ve Leo ışınlanarak beliriverdi.
-Çıldırmışsın kızım sen. Ölüp diriliyorsun. Işık hızında uçuyorsun. Hava büküyorsun. Seltemen’e kafa tutuyorsun ve en önemlisi kıtayı terk ediyorsun. Maeve sen sen misin?
Efsin’in dedikleri karşısında gülmeye başladım.
-Hayat çok farklı dimi? Ölmek ve dirilmek aslında basit gibi ama gerçekte çok zor. Bu güçlere gelirsek bilmiyorum neden hava büküyorum ve neden hızlı uçuyorum. Bunların bir sebebi olmalı bunu en kısa sürede öğreneceğim. Dediğim gibi Asiller kıtasını sevdim ama daha fazla burada kalmak istemiyorum. Beni anlıyor musunuz?
Leo kırgın bir şekilde
-Gitme desem de gideceksin galiba Maeve, Bu olanlara hala şaşkınım ne olduğunu bize anlatır mısın?
Leo ve Efsin’ni merakta bırakmamak adına olan biteni anlattım. Yeni bir ruha sahip olduğum için bu güçlere sahip olduğumu düşünüyordum.
Onlar bir yandan benim için üzülüyorlar bir yandan da bana hak veriyorlardı. Konuşmamız bitince Efsin’i saraya çağırdıkları için gitti. Leo yüzüme yüzüme bakıp ofluyordu.
-Maeve gitmeden önce sana bir şey demek istiyorum. Dağda yaptığın şey çok doğruydu. Anneme iyi ki karşı geldin. Sen yokken gerçekten kendimi çok kötü hissediyordum. Sen geldin ve şu an gidiyorsun. Keşke kalsan…
Başını yere eğerek söylediği şeylerle utandığını anlamıştım. Ona doğru dönerek:
-Leo seni endişelendirdiğim için çok özür dilerim. Ölünce sana yardım etmek için hayat tanrısına yalvardım ama izin vermedi. Şu an senin ve benim tekrardan Fontaine’de beraber olmamız bir şans. Yeni kıtaya gitsem de arkadaşlığın benim için çok önemli. Her zaman yanındayım. Yardıma ihtiyaç duyduğunda bana seslenmen yeterli. Seni duyacağıma söz veriyorum.
Eşyalarımın hepsi toplanmıştı. Efsin’e ilk zaman yaptığım teklifi yine sundum. Fakat Seltemen; hainlerin etrafta var olduğu için Efsin’nin yanımda gelmesini izin vermedi. Asiller kıtasının kapısına geldim. Arkama bakarak bu gösterişli 3. Boyutu arkamda bırakarak kapıdan geçtim. Artık Asiller kıtasında ki serüvenim bitmişti. Gideceğim yeni kıtayı karar vermiştim. 9Please respect copyright.PENANAr4RQ3OvPEf
Periler kıtası yani 5. Boyut beni bekle! Prenses Maeve geliyor!9Please respect copyright.PENANAkbIS80fHLR
Bölüm sonu...
bir kısım:
Artık yeni ruhum bedenime tam yerleşmişti. Eskisi kadar saf ve masum değildi. Cezayı hak eden, ihanet eden herkese cezasını vermek için can atıyordu. Kalbim artık yeni insanlar için sevgi ile dolmuyordu. Hayatı av ve avcı olarak görüyordum. Fontaine de yaşadıklarım ve yaşayacaklarımın herkes için bir sorun teşkil edecekti.
Maeve
Evet evet evet 😅 Biliyorum bölümlerin sonunda merak içinde bırakıyorum sizi😁
ns18.217.203.108da2