- Nasıl düştük...
- Gözlerimiz körerdiğinde...
- Yok yok...
448Please respect copyright.PENANAqXLaa0SlxX
Kırklı yaşlarında uzun sarı saçlı adam, başı önünde oturduğu sandalyede ahşap masadaki kadehinin üzerine öyle edilmişti ki burnu neredeyse kadehe değecekti. Saatlerce kımıldamadan bir şeyler söylenmiş durmuştu.Diğer masadaki adamlar ve kadınlar bazen merakla dikkat kesiliyorlar lakin adamın söylediklerinden bir anlam çıkaramıyorlardı.
Handakiler akşamın geç saatleri kapıyı daha çalmadan yavaş yavaş hanı terk etmeye başlamışlardı. Masadaki adamın arkasındaki masada zırhlanmış ve kıyafetleri rünlerle işlenmiş beş adam pür dikkat adamı gözetliyorlardı. Adamın arkasında ki beşli ellerini han boşaldıkça daha fazla açık etmeye başladılar.Daha önce kendi aralarında gezininen dilleri artık yan masalara ve kadınlara uzanıyordu . İçlerinden iri olan diğer dördüne sık sık bir şeyler söylüyor ve ortada oturan yüzünü gizlemiş boydan cübeli adam tarafından susturuluyordu.
Hanın giriş kapısını hemen önünde başlayıp 10 metre uzunluğundaki yüksek bir masanın önüne yerleştirilmiş yüksek taburelerden hemen kapının yanında oturan adam masadaki adamı gözetleyen ikinci kişiydi. İnce uzun masanın arkasındaki raflara sıralanmış şaraplar,biralar ve yeni yılın mahsulü kımızlar rengarenk şişelerde müşterilerini bekliyorlardı. Uzun ince masanın ortasına büyük dört bira fıcısı yerleştirilmişti. Han sahibi birayı fıcıdan doldurup masanın pürüzsüz yüzeyinden kaydırarak kapının önündeki taburedeki adama fırlattı. Bira bardağı kaydı kaydı. Müşteriyle buluşaçaken . Arkada bir el taburedeki adamdan erken davranıp bira bardağını kapmıştı.
448Please respect copyright.PENANAvjBYnuUOPs
Elinde bira bardağı olan adam
448Please respect copyright.PENANAL8piHLFDWm
-- Hım... Demek keyfimize düşkünüz.dedi ve biradan bir yudum alıp
448Please respect copyright.PENANAXib7DkFgdv
- Yenişehir Hanı fıcı birası hemde çam kupada hemde büyük .dedi
448Please respect copyright.PENANAgCN9bNeVGb
Taburedeki adam şaşkınlıkla birasını alıp keyifle ve lafları kendine yedire yedire içen adama baka kalmıştı.
448Please respect copyright.PENANAFYRuhzee1O
-Burada ne işin var Celesun dedi. Üzerindeki şaşkınlığı atmasıyla
448Please respect copyright.PENANALn11tkXC0J
-Küçük kardeşim. Aslında bu soruyu benim sormam lazım. Vatanından seni bu kadar güneye sürükleyen düşünce yada düşüncesizlik de nedir?
448Please respect copyright.PENANAH3hOD7rdHP
- Karşıdaki masadaki adamı görüyor musun?
448Please respect copyright.PENANAOHuL2prZSq
Celesun kardeşi Kubilayın işaret ettiği masaya bakışlarını yönetmişti. Celesun önünde duran üç masadaki adamların ve kadınların yüzlerini hatta düşüncelerini dahi hissedebiliyordu. Lakin dördüncü masadaki adama baktığında masa duman duman türüyor ve adamın bedeni silikleşiyordu. Adamın arkasındaki masada ki beş adamı da Celesunun gözü pek tutmamıştı. Beşlinin üzerindeki tılsım yada büyü Celesunun görüsünü engelliyordu.
448Please respect copyright.PENANAAI30NKiAly
- Benim gördüğüm senin göremediğindir. Ufaklık .
448Please respect copyright.PENANAO4Ee22PdFZ
- Bana ufaklık demeyi bırak .diye cıkışan taburedeki adam sözüne devam edecekti ki Celesun sözünü kesip
448Please respect copyright.PENANAuqyAW1TVon
-Peki ne dememi buyurursunuz ?
448Please respect copyright.PENANACc8RgQLDJO
- Benim adım Bige Kubilay. Ozan oğlu Kubilay .
448Please respect copyright.PENANAXqIkDbLIpr
Oturduğu yüksek tabureden aşağıya atlamak için hareketlenmişti ki Celesun sol omzuna bastırıp mani olmuştu.
448Please respect copyright.PENANAyeEiekQrfz
- Yinede de görmen iyi oldu.
448Please respect copyright.PENANAkl5IDCXmut
Bir bira daha isteyip birasını yudumlamaya başlamıştı. Celesun kardeşinin yanında oturan adamın sağ omzuna elini koyup geriye çekti. Adam oralı bile olmamıştı. Celesun adamın ona dönmesini yada bir söz söylemesini bir süre bekledi. Kubilay ağabeyinin arkasında öylece durmasını birasını yarıya kadar içtikten sonra hatırlamıştı. Gerisine dönüp kardeşine baktığında, onun ellerini önünde bileklerini tutup yanındaki adama bakarken bulmuştu.
448Please respect copyright.PENANAOtBwcIrliQ
Celesun bu kez adamın kulağına kadar yaklaşıp fısıltıyla
448Please respect copyright.PENANA0v1EAv39Oy
- Dostum. Müsade ederseniz kardeşimin yanına oturmak istiyorum .
448Please respect copyright.PENANAmn2UM3P8ia
Kubilay yüzünde alaycı bir gülümseme ile tekrar önüne dönüp birasına kaldığı yerden devam etti.
İyi giyimli ve silahlanmış kuzeyli ağır ağır sağından Celesuna dönmüştü. Adam ve Celesun bir süre göz göze konuşmadan bakındılar. Adam bir şeyler söylemeye niyetlensede bundan vazgeçip yüksek tabureden inip boş bir masaya yönelmişti. Celesun küçük bir sıçrayışla adamın boşalttığı tabureye oturup tekrar esrarengiz adama bakmaya başlamıştı. Ne kadar dikkatle bakarsa esrarengiz adam o kadar sislerin arasında kaybolup gidiyordu.
448Please respect copyright.PENANAO5vNdu2VBs
- Göremiyorum.
448Please respect copyright.PENANATZpCg3uGRj
- Gördüm demiştin .
448Please respect copyright.PENANArh9UQFVkyA
- Görür gibi oluyorum. Lakin gözlerimin önünde duman olup kaybolup tütmekte.
448Please respect copyright.PENANAysXooeB5TM
- Üç insan yılından önce bu hanı gördüm. Bir şer her yeri kaplıyordu. Karanlığı yutan bir gölde gördüm kardeşim. Dedi Kubilay sözüne devam ederken
448Please respect copyright.PENANAw7eOfeOZEr
- Boşluk diye mırıldandı Celesun
448Please respect copyright.PENANALoE2l3CXNn
- Bir bütün olduklarında bütün ışıkları yutmaya , kayaları kemirmeye ve göğe yükselmeye başlamıştı. Yinede doğuda kızıl bir ışık belirdi. Dedi Kubilay
448Please respect copyright.PENANAm4869Ocyvh
- Dediğin zamanlarda bir Ahaltekenin üzerinde batıya at koşturuyordum. Düşlerimde. Dedi bakışlarını esrarengiz adama devirip konuşmasına devam etti.
448Please respect copyright.PENANAKYC1GPVqyA
- Nereye gittiğimi bilmeden dedi.
448Please respect copyright.PENANABqldggEUj3
Önündeki bira kupasını tek hamlede bitirmişti. Celesunun sureti kararmaya başlamıştı. Yüzü kurumuş ve yaşamın izleri siliniyordu.
448Please respect copyright.PENANApdgYI3H9hd
- Yinede kendine sakladın.
448Please respect copyright.PENANA79UxhjYNHm
Bakışlarını kardeşine çevirdiği de Kubilay irkilip geriye yaslanmıştı.
448Please respect copyright.PENANAwVqqJ8LRIq
- Kendime saklamadım ama senden sakladığım doğrudur.
448Please respect copyright.PENANAGgbSvxpec6
- Neden .
448Please respect copyright.PENANA2aBBD5DnkR
- Saklamam öğütlendi.
448Please respect copyright.PENANA7mDGQhU0rC
Kubilayın zihninde bir an kardeşinin ona bir hamle yapacağı düşüncesi canlansada Celesun kardeşine sırtını dönüp elimdeki asasını sıcaklığını avuçlarının içinde hisetmek için sıktı. Parmakları birer kemik olana kadarda sıkmaya devam etmişti. Zihninde farklı bir iradenin çevresini kapladığını hissetmeye başlamıştı. Tuhaf yanı bu iradenin ona bir şekilde tanıdık gelmesiydi.Oturduğu tabureden sıçrayan Celesun esrarengiz adama yönelmişken kolundan kardeşi tutmuştu.
448Please respect copyright.PENANA31rpbqrF7B
- Nereye gidiyorsun .
448Please respect copyright.PENANATbHhFnMwFt
-Dumanlı adama .
448Please respect copyright.PENANA3pZfMfvU4s
- Tehlikeli olabilir kardeşim.
448Please respect copyright.PENANAMgrAxoh142
- Tehlikeli mi? O kendini mahkum ettiğin kütüphaneden kendini azat etmelisin.
448Please respect copyright.PENANAVTKdP1jicZ
Celesun ilk adımını atmıştı ki
448Please respect copyright.PENANAOUi4KMUlwa
- Senin yolunun bir an olsun kütüphaneye düşmesini dilerdim kardeşim.
448Please respect copyright.PENANAe8EYjFSA3I
Esrarengiz adamın arkasındaki masadakilerden iri olan adam ayağa kalkmıştı. Elinde büyük bir çekişle esrarengiz adama bakmaktaydı. Bunu gören Celesun önünde ki masaları koşar adım geçmeye başlamıştı. Esrarengiz adamın arkasında ki masada oturan cübeli adam sözlerini bitirmeden Celesun esrarengiz adamın masasına oturmuştu bile.
Esrarengiz adam başını kaldırıp asasını kavramıştı. Celesun masaya oturmasıyla önünde ateşsiz tüten dumanın içinde bir yüzün belirmeye başladığını görüyordu. Cehre daha belirgin hal aldıkça Celesunun göz bebekleri büyüyüp kaşları yukarıya kalkmıştı.
448Please respect copyright.PENANAacNn9ng6jv
- Efendimiz !
448Please respect copyright.PENANAuloNHavFAN
Celesunun şaşkınlığı karşısında esrarengiz adam gülümseyip
448Please respect copyright.PENANAFAHMOfTXpn
- Demek beni buldun.
448Please respect copyright.PENANAJMVEbdkKQF
- Sizi bulan ben değilim Muhafız Ozan.
448Please respect copyright.PENANAPZ1sonMZeR
- Kim öyleyse .
448Please respect copyright.PENANA4caRZ09sts
Eliyle hanın girişini işaret eden Celesun.
448Please respect copyright.PENANAwp8c2phVUm
- Kubilay .
448Please respect copyright.PENANAlGmN16T7Aq
Muhafız kaşlarını çattı. Sesi daha sert ve kulakları tırmalayan bir hal almıştı.
448Please respect copyright.PENANAyn9Q94Xdo3
- Buraya evinizden ve yurdunuzdan uzaklarda ne işiniz var ? Böyle bir deliliğe kim izin vermiş ve benim hükmümü yok sayan da kimdir ?
448Please respect copyright.PENANATn5WPCsVmZ
Celesun öylece muhafıza bakıyordu. Bir şeyler söylemesini bekler gibi bir hali vardı. Nasihat yada neden bu kadar uzaklara seyahat etiğini söyleyiverse, Celesun için dünyaları bağışlamış olurdu.
448Please respect copyright.PENANAkQt7cbixus
- Baba .
448Please respect copyright.PENANAKUpisS4IUk
Ozan söyleyeceklerini akıl tartısında tarttıktan sonra susmaya karar vermişti.
448Please respect copyright.PENANAfBVDwPRdVX
- Dinliyorum oğul .
448Please respect copyright.PENANA0ZXAELmKMS
- Siz sadece Eskişehir Muhafızı değilsiniz.Bir eş ve bir babasınız. Niğde'ye kapılarınızı kapatabilirsiniz ama ailenize sırtınızı dönemezsiniz.
448Please respect copyright.PENANAOHKVrvnSOX
-Beni böyle yargılayarak haksızlık ediyorsunuz ki buda beni hiç anlamadığınızı gösterir.
448Please respect copyright.PENANAXQr9FSrV4F
Geriye yaslanıp kımızdan büyük bir yudum almıştı.
448Please respect copyright.PENANAFhKNNRBhKp
-O vakit anlatın atam.
448Please respect copyright.PENANAfNTZ6WVW7J
Muhafız ileride meraklı gözlerle onlara bakmakta olan Kubilay'a uzun uzaya baktı.
448Please respect copyright.PENANA4t7DbYhITO
- Söz vereceksin .
448Please respect copyright.PENANAUkfRTeiqqO
- Söyledikleriniz benim sözümdür atam.
448Please respect copyright.PENANAyREMMFexAx
Ozan bildiği çoğu yaşanmışlıkları ve anıları çocuklarıyla paylaşmıştı. Lakin Celesun her şeyi öğrenmeye olan merakı baba - oğul arasındaki tartışmaların nedeniydi. Celesun her daim tetikte bekler babasının ağzından kaçırdığı bir kelime dahi olsa bunu sorgulardı.
448Please respect copyright.PENANAe0zVHGhz82
Ozan ise kendi meşgalesinin hiç kimseyi bağlamasını istemedi. Öyle ki en başında vazifesi için dostlarıyla verdiği sözler her birini felaketi olmuştu. Açı hikayenin tekerrür etmesinin kendisini felaketine sürükleyeceğinden kork maktaydı. Hele ki çocuklarının geçmişin şerlerine karşı düşüncelerinin etkisi altında kalması arzu edeceği son düşünceydi. Çocuklarının Eskişehir efendileri gibi gümüş kadehlerde kımız içmesini istemişti.
448Please respect copyright.PENANAdBhDq901Ol
Çoğu olayı iyi yorumlayan muhafız. Çok kötü zamanlarda en bilge olanları bile ikna edebilmişti. Lakin çocuklarının merakını yada düşüncelerini yönlendirememişti.
448Please respect copyright.PENANA1jrEAgCwMu
Ozan bakışlarını Celesuna çevirdiğinde ne yapacağını düşünürken önündeki kımızdan bir yudum daha içip elindeki asasını omuzuna dayadı. Masaya doğru eğilip oğlunun gözlerinin içine baktığında gözlerinde bir kıvılcım belirip kayboldu. Celesun korkuyla geriye yaslandı. Babasının öfkesini bir kaç kez görmüştü. Lakin bu diyarda görmeyi hiç arzu etmiyordu. Celesun söze başlamak için bütün isteğini kaybetmişti. Babasının dikkatini farklı bir konuya çekmek fikri zihninde belirse de bunu tatbik etmekte tereddüt ederek
448Please respect copyright.PENANAk6xQEHvVyr
- Efendimiz gözetleniyorsunuz .
448Please respect copyright.PENANAXq5wEyuZzF
Ozan kadehini yudumlarken gülümsemişti yada Celesuna öyle sanmıştı.
Ozan kadehi masaya bıraktığında gözlerindeki kızgınlık babacan bir bakışa bırakmıştı.
448Please respect copyright.PENANApf1TohNM1t
- Oğul.
448Please respect copyright.PENANAZGSMnrUWX8
Celesunu bir süre süzüp
448Please respect copyright.PENANARGTn8KwTGO
-Bu uzun ve zahmetli yaşantıda iki uğraşta kazanan olamadım.
Birincisi geçimle ikinçisi işimle başa çıkamadım.
Ha.. arkada oturan kırık dölerine gelince . Onlar beni uzun zamandır takip ediyorlar. Onları kimin gönderdiğini sen sormadan ben söyleyim. Özge adımda bir dişi. Niğde üzerinde Alkadın diye de anılır.
448Please respect copyright.PENANARFycyCSCDj
Celesun hayret ve korkuyla
448Please respect copyright.PENANAmdaXPthLLb
- Alkadın mı?
448Please respect copyright.PENANAABhdZcnrjW
- Evet . O efsanelerde bahsedilen dişi yaratık.
448Please respect copyright.PENANAhCBUedfLEa
- Atam bu erliğin dölüyle, böyle alakadar olmanız. Olacak iş değil.
448Please respect copyright.PENANAnnp9OzboZe
- İlkin Özgenin başlangıçta Erlikle pek alakası yoktu. Diğer yandan Niğdeye sayısız acı çektirmiş biri Muhafızı alâkadar eder.
448Please respect copyright.PENANAGh6P3TEVyH
- Sanki Özgeyi anlatmaya belki de aklamaya çalışıyor gibisiniz.
448Please respect copyright.PENANAVRmcDKRUu1
- Evet. Dişiyi anlatmaya çalışıyorum.Ama hayır. Onun yaptıklarını kimse aklayamaz.
448Please respect copyright.PENANAblogPZaVI7
- O vakit onu yakalayıp değersiz varlığına son verelim .
448Please respect copyright.PENANATeNUHlXW9t
- Asla! Zaten kendi büyüsü de buna izin vermez.
448Please respect copyright.PENANAKpkP7tKaTm
- Niyetiniz onu yakalayıp Eskişehire mi getirmek ? Öyleyse Erliğin bir suretini yurdumuza getirmiş olursunuz.
448Please respect copyright.PENANA2PEKtnpPrZ
- Özgenin suretini Erliğe mi benzetiyorsun ?
448Please respect copyright.PENANARVw1PrMSwT
- Roting dahi onun yanında bir inci tanesidir.
448Please respect copyright.PENANAllDDSt0EDQ
- Bu çok kötü bir benzetme oldu. Yinede kabul etmek zorundayım dedi. Ozan Bir süre Kubilayı izleyip tekrar
448Please respect copyright.PENANADEiuHdMKuL
2. Çağın sonundaki Kahır Savaşından sonra bir çok kam kendi kaderlerini tayin etmek için Eskişehir'i terk edip başlardaki düşüncelerinden çok uzaklara savruldular. Onların bazıları zapt edilmeliydi ki başka bir yolun tutulmasına zaten mümkün görülmemişti. Bende dahil olduğum üç grupta 46 kişiden oluşan Avcılar bir yemin üzerine yola çıktık. Daha muhafız cubesini omuzlarıma almadığım yada yüklenmediği zamanlardı. Çok azını bulabildik . Lakin yolun sonunda bir çoğumuz Niğde üzerindeki yürüyüşünü sonlandırmıştı. Özgenin umutlarımı yada umutlarımızı küle çevirdiğinden bu yana peşindeyim. Burada olduğunu biliyorum. Kendisi için bir karar vermiş bulunuyor. Ama bu tercihi bizim için büyük felaketlere neden olacağını biliyorum.
448Please respect copyright.PENANAFiHAZGbztY
- Onu bu kez alıkoyacaksınız. İkinci kez ihanetle yüzünüze tüküren biri için çok merhametlisiniz.
448Please respect copyright.PENANAHvNZAw7SV8
- Sadece öldürmek istemediğim için değil. Onun gövdesini kırabilen her hangi bir büyü yada silah yoktur.
448Please respect copyright.PENANAs09tdKkXOI
- Bu nasıl olur atam.
448Please respect copyright.PENANAPLZIadWlIC
Babasını söyledikleri kafasında anaforlar yapıyordu. Düşünceleri yüzüne acı bir şekilde yansımaya başlamıştı.
448Please respect copyright.PENANAej77BqWTZ7
- Uzun hikaye zaten anlatacak zamanımızın olduğunu sanmıyorum. Umalımda sizin gelişiniz planlarımı ve tedbirlerimi boşa çıkarmasın. Eğer biraz olsun şansım varsa kalkar giderler yada onların son gecesi ve benim ümitlerimin sonu olacak .
448Please respect copyright.PENANAg5IPNLAXbz
Celesunun gözleri babasının arkasındaki oturan suretlere kaydı. Masanın kendilerine yakın yerinde oturanların yavaş yavaş silahlarına yöneldiğini hissedebiliyordu.
448Please respect copyright.PENANAal2ObDWIBV
- Bu gün şansız gününüzdesiniz efendim.
448Please respect copyright.PENANAtEwsiSg8jh
- Biliyorum. En sevdiğim tütünümde bitti.
448Please respect copyright.PENANAExedIDONKW
- O zaman şansızlığımızı fırsata çevirmeliyiz.
448Please respect copyright.PENANAjIoXEHqjXQ
- Dedene çok benziyorsun. Oda her işte bir iyiliğin olduğuna inanırdı dedi. Ozan
448Please respect copyright.PENANAAaSYn9QiXN
Celesun başını önüne eğip derin bir nefes aldıktan sonra
448Please respect copyright.PENANASoIZ0eQn5l
- Herkese aynı sözleri söylemekte. Büyük atamı tanımak isterdim.
448Please respect copyright.PENANAR3jTF7IGO5
- Aynaya bakman kafi.. Eskilerin yükünü neden omuzlarına alsın. Onların acıları ve kederleri neden gençlerin geçelerine kabus olsun ki. Bırak artık, sım sıkı tutunduğun yük benim. Ve size sadece sevgiyi , hoş görüyü , paylaşmayı ve merhamet etmeyi miras olarak bırakıyorum. Diğer zalim Atalar gibi kan davasını size miras olarak bırakmayacağım.
448Please respect copyright.PENANATkSEoh2gsU
Celesun babasının bir parmak girintisi yada cıkıntısı bile olmayan yek pare surlarına çarpıp aklında daha fazla sorularla başlanğıçdaki yerinden çok daha gerilere düşmüştü. Pek kolay vazgeçmeye niyeti yoktu. İlk fırsata tekrar surların önünde bitivermişti. Parmaklarıyla yek pare surda bir cıkıntı yada girinti arıyordu.
Kapını önünde kalan Kubilay masadaki konuşmaları ne duyabilmiş nede onları tam manasıyla görebilmişti. Yine masadan yayılan Destek güçü hisedebiliyor ve zihniyle beraber bedenide dinçleşiyordu. Zihninde babasının destek güçü olduğunu düşünsede buna inanması o an için aklına hiç yatmıyordu.
Babasının ve abisinin baş başa sohbetleri onun ve ev halkının hep ilgisini çekmişti. Sohbetlerin sırrına çoğu kez eremeselerde olacak olanları tahmin etmekte fazla zorlanmamışlardı.
Asalar sıkılır. Taş bina sallanmaya başlardı önce sonra yavaş yavaş odanın sıcaklığı artardı ki köşk artık fırına dönerdi. Taki anne ve kızlar kardeşler odayı basıp ikiliyi sakinleştirene kadar . Celesun bir şey demeden odadan çıkar kendini bahçeye atardı. Gün boyunca bazen haftalarca kimseyle konuşmazdı.
Ozan ise balkonda elinde piposuyla uzun uzaya ufuğu gözetler günün son ışıklarıyla Eskişehir Kütüphanesine gider geçenin geç saatlerine kadar mum ışığı altında savaşları ve önemli şahsiyetlerin hayatlarının kaleme alındığı parşümenleri okurdu. Bir çok olaylar ve Kayhan Hanın Toros seferindeki bazı gizemler dikkatini çekmişti.
448Please respect copyright.PENANA6c7H2QrfN0
1. Çağda Babası Alkar uzun bir seyahat düzenleyip Köksal hanedarlığına ziyaret etmiş ve Köksal şehrinde bir süre kalmıştı. Ozan babasını iyi tanırdı. Sadece bir baba olarak değil aynı zamanda en iyi arkadaşıydı. Babasını Köksal ailesi ile ilgili bir şeyler yazdığından emindi . Lakin bir türlü o parşümenlere yada kitapları bulamamıştı. Ki 3. Çağda Köksal boyunun şehirlerini terk edip ortadan kaybolmalarının gizemini çözmenin babasının notlarında olduğunu düşünüyordu ki çok haklıydı.
448Please respect copyright.PENANApDgdlwZvkr
Kubilay merakının pençesine düşmüş ağabeyini izlerken ne yaparsa yapsın içinden beliren korkuyu bastıramıyordu. Kubilay yüksek tabureden kendini aşağıya bırakmıştı ki abisinin arkasındaki masadakiler iyiden iyiye hareketlenmişlerdi. Kubilay masaların arasında hızla ilerlerken yardımcı kadınlardan birine çarpıp elindeki tepsiyle beraber yere düşürmüştü. Bir an yerde yüzün üstü yatmaktaki kadına baktı. Kadın toparlanıp dizlerinin üzerine geldiğinde şaşkınlığını üzerinden atıp sağa sola sacılan tabakları,kaşıkları ve kupaları toplamaya meyil etmişti ki
448Please respect copyright.PENANAb57Hn9XvsS
Kubilay omuzuna dokundu.
448Please respect copyright.PENANANiYvBD2Buc
- Handan cık . Dedi. Sonra yürümeye devam etti.
448Please respect copyright.PENANAIn8OSMJDCf
Celesunun sağından geçip masayı emliyete almak için masanın sol tarafında geçmişti ki önünde beliren koça bir gövde elindeki çekiçi masadakilere indirmek için kaldırmıştı.
448Please respect copyright.PENANAv43x7WTKBz
- Silderyon diye haykırdı Kubilay . Adama doğru asasını savurarak.
448Please respect copyright.PENANA4MYcKaVDNv
Asanın gövdesinden gök gürültüsü yükselmişti. Ardından fırtına rüzgarı masa ve çekici savuran adamı hanın duvarına sovurmuştu. Duvara çarpan masa paramparça olurken adam duvarın dibinde başı önüne düşmüş derin bir uykuya dalmış gibiydi. Handaki adamlar ve kadınlar can havliyle kendilerini dışarıya atmanın derdine düşmüşlerdi.
Masada oturan yüzünü saklamış cübbeli adam Kubilayın hamlesinden sonra buharlaşmış hanın başka bir köşesinde tekrar ete kemiğe bürünmüştü. Masada onun sağındaki adam ise boydan çübeli diğer adam ise öyle hızlı sıcramıştı ki onun hareketlerini Kubilay zor takip etmişti. Yüzü gizlenmiş adamın solundaki adam ise tam zamanında kendini geriye atabilmişti.
Kubilayı gözüne Buhar adamın pek yaman görünmüştü. Tabi birde çekirge gibi sıçrayan adamı gözünden kaçırmamaya özen gösteriyordu. Onlardan bir hamle beklemeye karar veren Kubilay arkasında kalan babasını ve abisinin konuşmalarını nereye varaçağınıda merak etmiyor değildi.
Buhar adam öylece izliyordu. Çekirge bir sıçrayışla Kubilayın burnunun dibinde bitivermişti. Sol elinde koyu yeşil her bir cıkıntısı yetişkin bir adamın baş parmağı kadar olan bir topuz ve onu kavramış yeşil bir kol açığa çıkmıştı. Çekirge adamı başını sağ yanına eğerek alaycı bir gözle süzdü. Sanki topuz vücudunun bir parçasıymış gibi gözüne görünmüştü. Çekirge adam da Kubilayı sürüyordu.
448Please respect copyright.PENANAWbppeUqYQl
Kubilay asasıyla tam hamlesini yapaçaken Çekirge adam elindeki topuzu Kubilayın gövdesine indirmişti bile. Kubilay daha ilk darbenin şokunu üzerinden atamıştı ki ikinci ve üçüncü darbeyi yemişti. Kubilay acılar içinde ve şaşkınlıkla sırt üstü yere düşmüştü. Daha sonra ona sorduklarında kaç topuz darbesini yediğini sayamadığını söylemişti. Elinden düşürdüğü asası yuvarlanıp bir metre kadar uzakta kahve renginin bir tonunda parlamaktaydı.
448Please respect copyright.PENANAT3e7xTvdBm
Celesun fırladığı gibi Çekirge adam ile Kubilayın arasına girmişti. Çekirge adam arkaya küçük bir sıcrayış yapmıştı.
448Please respect copyright.PENANAr5gY8CDuLJ
Celesun
448Please respect copyright.PENANApzy2AsI9g3
- Sel Senet Maldoryon
448Please respect copyright.PENANAJldTbEJM4x
- Mes senet Maldoryon
448Please respect copyright.PENANASm34Txse51
- Tiyomde Maldomdor olmis
448Please respect copyright.PENANAggtU2BgmTc
Diye mırıldanan Celesunun her büyüsü ile asasından bir kıvılcım bedenine sıcramıştı.
İlk kıvılcım havayi fişek gibi patlamıştı. Sonraki kıvılcım bütün bedeninde gezinmişti. Üçüncü ve son kıvılcım Celesunun bedeninden bir ayna gibi parlayan bir ışık saçmıştı.
Çekirge adam tekrar sıçradı.Celesun onun hareketlenmesiyle asasını savurması bir olmuştu. Çekirge adam yine hızlı olandı. Lakin Celesun hamilesinde çokta geç kalmamıştı.
Topuzun Celesunun bedenine inmesiyle bir cınlama sesi hanın son misafirleri kendilerini dışarı atmaya çalışırken kafalarının içinde yankılanmıştı. Çekirge adamın topuzu Celesunun üzerinde bir etki yaratmamıştı.
Celesun bir an düşmanıyla göz göze gelmişti. Koçaman acıyla dolu bir çift yeşil küre oradaydı.
448Please respect copyright.PENANAbRpcGImURw
- İz Malhamder olmis diye haykırdı. Celesun.
448Please respect copyright.PENANAe5bA8n2HB2
Boyu uzamış ve omuzları genişlemişti. Çekirge adam geriye sıcramak için hamle yaptığında Celesunun gözleri alev alev yanmaktaydı. Elindeki asası alev topuna dönmüştü. Celesun olağan güçlüyle çekirge darbesini indirdi. Çekirge alevlerin içinde kaybolup havada süzülüyordu. Üç metre kadar uzakta alevlerin içinde çırpınırken taklalar atarak durabilmişti. Masadan buharlaşarak kaçan adam sol elini kaldırdığında çekirge adamın alevleri sönmeye başlamıştı. Buhar adam bir şeyler mırıldanıp Celesunun neresinden sakladığını bilemediği asasını ileriye savurmuştu.Buhar adamdan 6 gölge Celesuna doğru havada süzülmeye başlamıştı. Celesun gardını almış buhar adamı gözetliyor bir yandanda gölgeleri takip ediyordu. İlk gölgeyi asasıyla engelledi. Bir kaçını büyüsüyle yok etmiştiki onun her hamlesinde yönünü değiştiren gölgelerin sonuncusuna hamle yapacak fırsatı olmamıştı. Üç başlı bir yılana benzeyen gölge Celesunun sol yanına saplanmıştı ki bir aynanın kırılma sesi duyuldu. Aynanın parçaları Celesunun gövdesinden dökülüyordu. Koruma büyüsünün karşıladığı kara büyü yok olup gitmiştir.
Buhar adam afalamıştı .
448Please respect copyright.PENANAMgWuIW05j8
- Demek güçün sadece asandan gelmiyor küçüğüm. Tahmin bile edemeyeceğin yeteneklerin var. Bunu senden gizliyorlar.
Bu aptallık. Sen hükmetmek için yaratılmışsın. Bana katıl. Sana güçün sırlarını öğreteyim. Dedi.
Celesun adamın efsunlu konuşmasında pek etkilenmemiş olsa da, hanın dışında bu sözleri işitenler buhar adama yürüyorlardı. Celesun tam konuşmaya başlayacaken atası omuzunu tuttu.
448Please respect copyright.PENANAsrXyTrIKuS
- Kardeşini al git. Burada kalmayacak kadar zayıf düştü. Onu Duvara şehrine götür.
448Please respect copyright.PENANAn4Pj2Mb5fO
- Beraber savaşa biliriz. Burada farklı bir irade vücut buluyor.
448Please respect copyright.PENANAUEyfWxNVeX
- Hakkın var. Kubilay ayakta olsaydı size bir kaç numara gösterebilirdim.
448Please respect copyright.PENANArbL1lFOQv8
- Atam şer düşündüğümüzde kara çıkacak . Bununla yanlız yüzleşemezsiniz.
448Please respect copyright.PENANAHDruDO5SHl
- Yalnızlık en iyi yoldaşımdır. Git ve sözünü tut.
448Please respect copyright.PENANAUi1Dw7yZov
Celesun zorunlu bir ayrılığın kıyısında babasıyla bir an göz göze gelmişti.
448Please respect copyright.PENANAAJXe38sJeY
- Sözüm takip içindi lakin şimdi buradayım. Dayanmalısınız .
448Please respect copyright.PENANAYd8E2t8Nn2
- İyi olduğum bir meziyet oğul. Şimdi gidin .dedi.
448Please respect copyright.PENANAU1FaiqRnMO
Buhar adam
448Please respect copyright.PENANAQXjG0PQ5LK
- Güçlü bir bağınız var ama nedenini bilmiyorsunuz. Böyle bir güçün umarsızca harcanması ne acınası bir şey. Dedi
448Please respect copyright.PENANAkMrogXWeaa
Celesun ilk tedavisi Ozan tarafından yapılan Kubilayın yanına gitmişti. Celesun kardeşini kuçaklamış ayağa kalkmıştı ki Buhar adam bir hamle daha yapmıştı. Bu kez duvarın dibindeki iri adam ayıkmış ve diğerleri de ona katılmıştı. Celesun hayatında korkuya yenik düşmemişti. Kucağında kardeşi karşısında babasına öylece bakmaktaydı. Gölgelerin havada süzüldüğünü görebiliyordu. Asasını savurup umutsuzca bir şeyler yapmaya karar verdiğinde, Ozan sol elini biraz kaldırmış ve hanın zemini boyları kadar yükselmişti.
448Please respect copyright.PENANAa6O8crAgYF
- Yola koyulun, dedi Ozan.
448Please respect copyright.PENANA4Acb62A8j6
Celesun devrilmiş masaların arasından kardeşinin asasını kapmasıyla Handan kendisini dışarı atmıştı. Celesun iki katlı taş binaların bir birine omuz verdiği geniş bir sokakta kendini bulmuştu. Yabancısı olduğu kasabada ona yönelmiş meraklı ve korkmuş bakışların altında geldiği kuzeye yönelmişti. Binaların kemer pencerelerinde inçe ışık sürmelerini görebiliyordu. Yer yer ince ışık sürmeleri bir gölge ile kararıyordu.
Sokaklarda hayvanlar bile saklanacak bir yer arıyor gecenin bitmesini diliyorlardı. Handan yükselen gürültüler ve kadim sesler kasabanın iliklerine kadar işliyordu. Celesun yüküyle hızla ilerledi. Ne bir yardım ne de bir engel karşısına çıkmamıştı. Kasabanın son evlerinden sonra beraberinde getirdiği hizmetkarlarını merakla yolunu gözlerden bulmuştu. Hızla Kubilayı yolun kenarındaki çimlerin üzerine koydu.
448Please respect copyright.PENANAyB7kqtkUun
Celesun doğrulurken Kubilay'ın elini tutmuştu.
448Please respect copyright.PENANAR4b7tlsAqF
- Babamız, dedi. Sesi cansız ve soğuktu.
448Please respect copyright.PENANAxskYmUale4
Hana geri dön. Dedi.Kubilay son bir gayretle
448Please respect copyright.PENANAyA0I2xiMic
Celesunun kararsız kaldığı o kötü saatlerde bir yardım ancak bu kadar yarar sağlayabilirdi.
Koşarak yoldan bir adam geçti. Toprak ayaklarının altında eziliyordu. Çıkardığı seslere bakılacak olursa iri yarı ve zırhlanmıştı. Arkasından 11 piyade ayın ışığı altında zırhları parıldayarak geçip gittiler. Arkalarından düşük dereceli bir kam belirmişti. Ay ışığı altında cubbesindeki işlemeler görülebiliyordu. Celesunun önünde durup selamlayıp,
448Please respect copyright.PENANAjgBAsQzGs7
- Gitmelisiniz dedi.
448Please respect copyright.PENANAgbvtT8a6CR
Tekrar yola koyulan kamın omuzunu tutan Celesun.
448Please respect copyright.PENANAINp5OeQeeI
- Adını bağışlar mısın?
448Please respect copyright.PENANAt7fgS9ozpC
- Alpay efendim.
448Please respect copyright.PENANANtsIRcLo4b
- Ben senden orada daha yararlı olurum. Burada güçten düşmüş bir Kam var. Yardımcılarımla onu Duvaraya götürmelisin.
448Please respect copyright.PENANA79l3hhb42Z
- Bir vazifem var .
448Please respect copyright.PENANApM7jrvSOjs
-Herkesin kendince bir vazifesi vardır. Lakin önemli olan hayatın ona biçtiği roldür. Dedi Celesun
448Please respect copyright.PENANAgTrYQESCOJ
Alpay bir önündeki yola sonra da Kubilaya bakındı.
448Please respect copyright.PENANAXj7tFrt1JY
- Şifacı olarak burda yararım daha çok olacaktır . Dedi
448Please respect copyright.PENANAzeUwIbvNfM
Celesun koşar adım hana yönelmişti. Hanın önceden olduğu sokağa ulaştığında Handan ayakta kalmış bir kaç yarım duvardan başka bir şey görememişti. Harabenin yanındaki toprak yol Celesunu kasabanın güneyine yönlendirmişti. Sokak boyunca bir kaç evin yıkılmış olduğunu gördüğünde daha da hızlanmıştı.Gecenin karanlığında onu görenler korkuyla bir yerlere siniyorlardı. Ayaklarının yerden kesildiğini fark edemeyecek kadar kendinden geçmiş olan Celesun gölge gibi havada süzülmekteydi. Yapıların üzerilerinden geçip, evlerin pencerelerinden girip parçalayarak kapılarından çıkmaktaydı. Sonunda kasabanın son evleri önünde sıralandığı Güney yokuşundaki küçük açıklıkta savaşı izlerken kendini bulmuştu. Peşinden gelen sıcak esinti Celesunun bedenini yalayıp Güney yokuşundan aşağıya yöneldiğinde kapışmalar bir an durmuş ve gözler Celesuna dönmüştü. Celesun onu gözetleyen yüzlerin korkularını ve şaşkınlığını gördüğünde sönmüştü. Daha önce önünden geçen iri adam üzerinden pelerinini atmıştı. Elinde büyük yassı kılıç ışıldıyordu. İri adam hantal olduğu kadar ölümcüldü. Güçlü yapısı ve zırhıyla bir çok darbeye göğüsleyebilirken düşmanlarını etkisizleştirmek için bir kez hamle yapması yetiyordu.
Açıklıkta ki arbede tekrar başladığında kast katı kesildiğini fark etti. Düştüğü şaşkınlık kuyusundan onu çıkaran, Zırhlı iri adam olmuştu.
448Please respect copyright.PENANAKj3bfXniKF
- Hey yarasa . Öylece durmak için kötü bir yer seçmişsin. Diye bağırdı.
448Please respect copyright.PENANAOwmBggU8pe
Bu kaba ve nezaketen yoksun sözler Celesunun sinirlerini hoplatmıştı. Duraksadı ve ileri atıldı. Ama hareket edemedi. Üzerindeki donukluğun sebebini öğrenmek için fazla beklemesine gerek kalmadı. Gecenin karanlığında uzaklardaki yırtıcı bir kuş suretine benzeyen bir şekil havada süzülüp göğsüne çarpmasıyla Celesunu yere çalmıştı.
448Please respect copyright.PENANAS6bOglh5zc
Celesun sersemlemişti. Bir süre sonra kendini toparlayıp ileri atıldığında üzerine akın eden on iki piyade süllünü ve arkasından beş okçu süllünü yere sermesi fazla sürmemişti. Lakin Süllünler akın akın gelmekteydiler. Daha kötüsü ise her üç akından sonra ortaya çıkan büyücü yada savaşçıyı geri püskürtmek çok daha zahmetliydi.
Mücadele öyle bir çıkmaza evriliyordu ki Ozan ve Celesun ayrı düşmeye başlamışlar ve ilk etapta püskürtüleri Süllünler bu kez onları Yenişehir kasabasına süpürmeye başlamışlardı ki dev bir kayanın ortadan çatlama sesi duyulmuştu. Sonra sıcak bir rüzgar güneye esmeye başlamıştı. Toprak yoldan yavaş yavaş cenk ede ede 2 mil güneye inmişlerdi.
Karakum çölünün kıyıları gözlerine ilişmeye başlamıştı. Celesunun gözüne yaşama dair küçük bir kırıntının bile kalmadığı koca bir boşluk, Ölümün Memleketinin ön bahçesi olarak uzanıyordu.
448Please respect copyright.PENANAVsp6RbkhcY
Daha güneyde eski zamanların incisi şimdilerin Ölümün Şehri Viranşehir vardı. Eski adını -Antalya- pek hatırlayan kalmamıştı. Yine de eski çağlarda bolluklar şehri diye anıldığı zamanlar olmuştu. Efendilerinin ve şehrin önde gelenlerinin kibirleri ve tamahkarlıkları, Antalya'nın sonunu getirmişti.
Ait oldukları yeri unutan ve başlarına gelecekleri ölçüp biçmeyen halkların başına gelen, hazin hikayedeki acılarla imtihan olan Antalya'dan geriye ilk halinden çok az şey kalmıştı.
Antalya'nın yıkılıp harap olması Niğde üzerinde hep anlatılan en kederli hikayelerden ve yakılan ağıtlardan ola gelmiştir.
448Please respect copyright.PENANAHydsCHXK9F
Antalya'nın isminin lanetlenip Viranşehir olmasından sonra çoğu bilge için üzerinde siyah bulutların eksik olmadığı, bilinmeyenlerle dolu ölü bir şehirdi.
448Please respect copyright.PENANAcEtuJGyXNw
İkinci çağın sonuna doğru korsanların istila etmesiyle şehir 600 yılı aşkın eski güzelliğini korumuştu. Sadece dişilerin yaşamasına izin verilmiş. İstilanın ilk yıllarında şehirdeki erkeklerin hatta erkek çocukları bile katledilmişti.
Sonuçta korsanlar da birer insandı. 900 yıldan fazla kazandıkları zaferin sefasını sürmüşlerdi. Hiç kimse Batıdaki Garamez dururken kendi halindeki Antalya'ya ordu göndermemişti. Zaten Antalya'nın son efendileri Abadan Han'ın ( Kayra) zenginliklerine göz diktiğini düşündüklerinden ki ayartılmışlardı. Hanın çağrısına cevap vermemişlerdi. Han buna öfkelensede daha önemli işlerle uğraşması gerekiyordu. Yine de Yüce Divandan, Demirkola Antalya'ya gitmesini ve malumat getirmesini rica etmişti. Demirkoldan gelen bilgilerle kahrolmuştu. Önemli bir dostunu kaybetmenin üzüntüsünü ölene kadar yüreğinde taşımıştı. Antalyanın düşüşünden sonra Dede Ormanına ( Antalya Ormanı) kaçan Tomris Katun yardım istemişti. Abadan han yardım etmeye meyilliydi. Divanın itirazı ve Kamların divana destek çıkmasıyla Melenden bir yardım Antalya'ya hiç bir zaman yola çıkmadı. Zaten düşmüş bir şehrin geri almanın güçlüğü Abadan Hanın belini bükmüştü.
Garamezden yola çıkmış üç ordunun haberiyle Ulumelenin gözleri batıya çevirmişti. Güneyde olup bitenlerle de çok uzun zaman ilgilenen olmadı.
Erliğin tertipleri insan yada Elf olsun hiç bir ırkın akıl sır erdiremeyeceği bir düşünceyle ve kudretle ortaya çıkıyordu. Kamlar dahi Erliğin tertiplerinin sırlarının ancak bir kısmını tahmin edebilmişlerdi.
Antalya'da yapılan ve yapılmış olanlara göğün ne gözleri nede kulakları kapanmamıştı. Denizlerini kirleten üstüne denizci bir halka zulmeden korsanları Su Ana ÜRÜNG 'ün kızı MESİL denizden esen bir rüzgarla lanetlemişti.
448Please respect copyright.PENANAAcGiwceDTO
Antalya Erlik için insan savaşçı anlamına geliyordu. Onun içindir ki tiksindiği bu halka katlanıyordu. Mesilin lanetinden sonra Antalya'da yaşayanlar uzun bir ömre sahip oldular. İlk başlarda bu lütuf karşısında kime adaklarını adayacaklarını bilememişlerdi.
Erliğin bir ulağı Antalya'ya ulaştığında " İnsanların muhteşem suretlerinin kutsandığını " iletmişti.
Antalya'nın ikinci halkı artık kendileri için tapındıkları ERLİK için insanlar kurban ettiler.
Erlik için daha çok zahmete katlanmaya başlamışlardı. Niğde üzerinde Antalyada Erliğin karanlığından başka bir şerin sokaklarda gezindiği söylentileri duyulmaya başlamıştı.
Antalya'nın ikinci halkı başlarda çok mutlu mesut yaşamışlardı. Şehirde devasal sarmaşıklar ve yosunlar binaları yutmaya başladığında da neşelerinden pek bir şey kaybetmemişlerdi. Şehir için için çürümeye başladığında çok azı şehrin içindeki her şeyin çürüdüğünü fark etmişti. En kötüsü KILMUZ adını koydukları hastalıktı.
Kılmuz'a yakalanan insanlar vücudunda geçmeyen yaralarla yaşamaya devam ediyorlardı. Yinede bir insan ömrünün dört katı daha uzun olan yaşamlarıyla kendilerini ÖLDAM olarak adlandırmışlardı.
Korsanların derileri her geçen zaman daha fazla yaralarla dolmaya başladığında insan suretleri yitirip gidiyordu.
Artık eskisi kadar yarar sağlamayan Antalya'ya son şeklini vermeye karar veren ERLİK . Şehrin üzerine Garamezden kara bulutlar gönderip Antalya'nın üzerini örtüğünde insanların acıları hafiflediği için kara bulutları memnuniyetle karşılamışlardı. Şehrin merkezine inşa edilen yapıda bakire kızları kurban etmişlerdi.
Bulutlar dev girdabın çevresinde dönüp merkeze çekildikçe beyaza calan bir renge boyanıyorlardı. Bulutlar her geçen ay daha hızlı dönüyor ve girdabın merkezine doğru renk geçişleri çok uzaklardan dahi görünür olmuştu. 39 yılın sonuda ağaçları kökleriyle söken bir kasırga şehrin yapılarını sanki sahildeki kumdan kalalerin ufandığı gibi temellerine kadar parçalamaya başlamıştı. Antalya'dan arkaya kalan son kırıntılarda böylece silinip gidiyordu.
Girdabın merkezindeki renk kızıla çaldığında yasaklanmış olan şey hukuğu bulmuştu. Girdabın merkezinden Erlik iki ayağının üzerinde Antalya'ya inmişti.
45 metreden fazla boyunda elinde devasal keskin bir silahla şehrin orta yerinde bir dağ gibi yükselmekteydi. Kafasındaki iki boynuzu ve örgülü beline kadar uzamış sakalıyla her zerresinde şer akan bir suretti.
Sonunda korsanlar efendilerine kavuşmuşlardı. Erliğin tiksintiyle ve kinle bakan gözleri altında ezilmişler ve neredeyse yaptıklarından pişman olmuşlardı. Korsanlar gruplar halinde şehirden kaçmaya başladıklarında Erlik hallerine bakıp kahkaha attı.
Korsanlar elleriyle kulaklarını kapatıp merhamet dilediler . Gal elindeki baltanın sapını 5 kere yere vurdu. Tek katlı sağlam yapıların dışında sağlam yapı kalmamıştı. Erliğin gelişiyle yosunlar kavrulup ufalanmaya başlamıştı. Gözleri parlamaya başladığında fırtına şiddetlenmiş çevredeki şer şeyi merkeze çekmekteydi. Erliğin gözleri kararıp boynuzları kızıl bir ışıkla parlamaya başladığında insanların bedenlerinden ruhlarının bir parçasını söküp almaya başlamıştı.
Niğde üzerinde hiç kimse yarı canlı dahi olsa bir bedenden diri diri ruhunun sökülüp alınmasının acısını ve hiçliğini tarif edemez.
O gün korsanların çığlıklarına ve yakarışlarına cevap veren olmadı.
Niğde üzerinde o güne kadar 3.defa yasaklanmış olan yapılmıştı. O karanlık saatlerde Antalya'nın güzelliği silinip gitmiş ve daha sonra halkına Süllün denilen VİRANŞEHİR diye adlandırılmıştı. Daha sonra anısına acı ve keder türküleri yakılacak Viranşehir yaratılmış oldu .
448Please respect copyright.PENANAZOhKFvlT5s